DİLLER

open-navigation
close-navigation
open-navigation
close-navigation

Çarpıntı/Aritmi Tedavisi

Çarpıntı/Aritmi Tedavisi

Kalp çarpıntısı, hızlı atan veya çarpan bir kalbe sahip olma hissidir.
Kalp çarpıntısı acil servislere ve kardiyoloji polikliniklerine başvuru nedenlerinin başında gelen bir şikayettir. Kalp çarpıntısı kelime anlamı olarak kalp atımlarının hızlanmasını, atımların anormal bir hal almasını ya da düzensizleşmesini ifade eder. Kalbin çalışması ile ilgili bu değişiklikler sonucunda kişi boyun ya da göğüs bölgesinde bir şey kuvvetlice atıyormuş gibi hissedebilir. Kalp çarpıntısı insanlar için endişe verici his yaratır. Çoğu aritmi zararsız olmakla birlikte bazıları hayatı tehdit edecek düzeyde ciddi olabilir. Ritim bozukluğu sırasında kalp vücuda yeterli kanı gönderemediğinde kişide nefes darlığı, baygınlık, bayılma bazen de ani ölüm meydana gelebilir.
Tüm inmelerin yaklaşık üçte birinin aritmiye bağlı geliştiği unutulmamalıdır
Ritim bozukluğunun en sık belirtisi çarpıntıdır. Kalpte “tekleme” hissi, kalp vuruşlarının düzensiz hissedilmesi, baş dönmesi, göz kararması, göğüste sıkıntı hissi, baskı veya ağrı, senkop (geçici şuur kaybı-bayılma) en sık görülen belirtiler arasındadır. Bu belirtilerden biri veya bir kaçı olduğunda mutlaka bir uzmana başvurmalıdır. Kalp elektrosu ile aritminin türü belirlenebilir ve böylece en uygun tedavi yöntemi seçilebilir. Ancak kalp çarpıntısı sırasında elektrokardiyografi alınamadıysa belirli bir zaman dilimindeki kalp ritmini gösteren ritim “Holter” yapılabilir. Aritmi tanısında bu yöntemlerin yanı sıra; “transtelefonik holter” ve implante edilebilen kaydedici cihazlar da kullanılabilir. Kalpteki yavaşlamalar ileti sisteminde blok göstergesi olabilir ve bunun tedavisi kalıcı kalp pilleri ile yapılırken; kalbin nedensiz hızlanmalarıyla seyreden aritmi tedavisinde ise “radyofrekans ablasyonu” yapılmaktadır.
Ablasyonun Avantajları Nelerdir?
Ablasyonun en önemli avantajı aritmiye neden olan sorunlu bölgenin tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Bunu ritim düzenleyici ilaçlarla sağlamak mümkün değildir. Ablasyonda, hedeflenen çarpıntının türüne ve hastalığın şiddetine göre %70 – 99 gibi ciddi bir başarı oranı söz konusudur. Operasyondan sonra iyileşme süreci de oldukça kısadır. Hastaların neredeyse tamamı 1 gün içinde günlük hayatına dönebilmektedir.
Ablasyonun bir diğer avantajı da çoğu hastada hayat boyu ritim düzenleyici ilaç tedavisi kullanma zorunluluğunu ortadan kaldırmasıdır.
Ablasyon İşleminin Riskleri Nelerdir?
Tüm girişimsel operasyonlarda olduğu gibi ablasyonda da bazı riskler bulunmaktadır. Ancak bu riskler hiçbir zaman ablasyonla tedavisi edilen hastalığın hayat boyu sizlere yükleyeceği risklerden daha fazla değildir. Özellikle uzman bir ekip ve deneyimli bir hekim tarafından uygulandığında ablasyonun riskleri yok denecek kadar az ve önemsizdir.
Ablasyon mu İlaç Tedavisi mi? Hangisini Tercih Etmeliyim?
Çoğu hastaların kafasına takılan mesele budur. “Ben ablasyon yaptırmasam, ilaç tedavisi ile hayatıma devam etsem ne olur?” diye sıkça sorulur. Öncelikle ilaç tedavisi yanlış bir yol değildir. Şayet kişi ilaç tedavisi ile şikayetlerinden ve mevcut ritim bozukluklarından tamamen kurtulmuş ise hayatına o şekilde devam edebilir. Ancak burada en önemli mesele alttaki ritim bozukluğunun ilaç ile düzelmiş gibi bir görüntü verse de çoğu hastada ilerleyen yıllarda daha kötü aşamaya gelme riskidir. Kalpte bir çok hastada ritim bozukluğu genel olarak bir noktadan başlar. Dolayısıyla bu tür hastalarda ablasyon ile tek noktayı ortadan kaldırmak nispeten kolaydır ve bu gibi durumlarda genellikle hastada tam kür dediğimiz tam düzelme sağlarız. Ancak bazı ritim bozuklukları tek noktadan başlar ve bir süre sonra (bazen aylar bazen yıllar sonra) kalpte birden fazla noktaya sıçrayabilir ya da başka bir ritim bozukluğunun gelişmesine (Atriyal Fibrilasyon) sebep olabilir. İşte bu gibi durumlar geç kalınmış demektir ve bu aşamada ablasyon yapılsa dahi tam kür ya da tam düzelme sağlamak her zaman mümkün olmamaktadır.
İkinci önemli husus ritim düzenleyici ilaçların hayati öneme sahip olabilecek ciddi yan etkileri vardır. Bu tarz ilaçlar 40-50 yıldır vardır. Ablasyon tedavisi ise son 20 yıl içinde etkinliği ve güvenirliği iyice benimsenmiş olan çağımızın güncel tedavisidir. Aslında ritim bozukluğu olan bir kimsenin ablasyonla tamamen ritim bozukluğundan kurtulma imkanı varken 40-50 yıl önceden kullanılan hayati yan etki riski taşıyan ilaç tedavisini tercih etmesi, günümüz imkanlarını reddetmesi ve çağ dışı tedavide ısrar etmesi demektir.

SİZİ TANIYALIM